loop a atılıp sabahtan akşama dinlenen, mp3 çalarların vazgeçilmez albümleridir. içinde işe yaramayan bir şarkı ararsın ama yoktur. müziği yapanlara bela okursun, siz insanmısınız? edaları yükselir.
an itibariyle sadece iki kat altımda birinin olduğu boş bir apartmanda yaşamam nedeniyle rahatlıkla gerçekleştirebildiğim tutku. gelsin basslı şarkılar, gitsin son ses bağırarak haykırarak eşlik edilen slow şarkılar.
hayatım boyunca yanlış erkeklerle sınanmama* ve şu yaşıma kadar yaşadıklarımın yekününü çıkardığımda ciğerimin solmasına yol açan bitli pasaklı olma hali.*
delice hoşlanıyorken, çok seviyorken felan neden karşımdaki acayip pis çıkar anlayabilmiş değilim. normalde ve asgari ölçülerde; sadece temiz olması yetiyorken ekstradan çok temiz olmasını beklemiyorken, hep bitli beylere denk düşmek sanırım bir tarafıma yazılmış. "evet bebek senle de olmadı kurşuna gerek yok yanına yaklaşamadığım kirliliğin var ya."
"sen beni öpersen belki de ben fransız olurum şehre inerim bir sinema yağmura çalar otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.
-senegalliler dahil değil
sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi o vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin
-yoksa seni rahatsız mı ettim?
sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim elbette gayet rasyoneldir attan atlamak
-freud diye bir şey yoktur.
sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.
bunu kadıköy'de yaptılar. haldun taner'in arkasındaki sahil tarafında. ellerinde kartondan pankartlar ile "free hugs" yazan bir kaç adet kız vardı. "bedava sarılma" falan diye de bağırdılar. ben haldun taner'in başından yürümeye başlarken, bunlar da bu eyleme başladı. ben haldun taner'i geçmeden, bunlar dağılmışlar, etrafa kaçışmaya başlamışlardı bile.
çok duru bir havası olan, ayrı bi çekiciliğe sahip bey. 20 kilo duruşu ve börek saçlarıyla james bond'da kendisinde gay titreşimi almamla ve gay olduğunu öğrenmemle de epey havalara uçurtmuştu. tabi evli olduğu görünce bir hayaller yıkılmadı değil, mutluluklar diliyoruz.